Değişim cesaretle başlar. Teknolojiyi bir fırsat olarak görenler, geleceği bugünden inşa eder. Biz, geleceğin üretim dünyasını kuruyoruz. Bunu yaparken de ne geçmişe takılıyoruz, ne de geçmişteki başarılarımıza sığınıyoruz. Şimdi odaklanmamız gereken tek şey; bugünkü teknolojiyi nasıl kullanıp yarını şekillendireceğiz.

Dünya hızla değişiyor ve bu değişim her geçen gün daha da hızlanıyor. Eskiden devrimsel değişimler 20 yılda bir gerçekleşirken, şimdi bu dönüşümler her 5 yılda bir karşımıza çıkıyor. Teknolojiyle şekillenen bir dünyada yerimizi alabilmek için geçmişi geride bırakmak ve modern çözümleri kucaklamak zorundayız. Otomasyon, bu dönüşümün tam merkezinde yer alıyor.

Türk sanayicisinin de bu gelişime ayak uydurması gerektiği aşikar. Sadece büyük oyuncular değil, her ölçekteki firma otomasyonu, dijitalleşmeyi ve robot teknolojilerini benimsemek zorunda. Çünkü iş gücü yapısındaki değişim, üretim yöntemlerini de yeniden şekillendiriyor. Bu değişimler her sektörü etkiliyor. Otomasyon, dijitalleşme gibi kavramlar artık sadece büyük şirketlerin değil, küçük ve orta ölçekli işletmelerin, KOBİ’lerin de gündeminde. Türkiye’de KOBİ’lerin üretim dünyasındaki payı büyük. İstihdamın %72’sini, cironun %50’sini ve ihracatın %37’sini KOBİ’ler gerçekleştiriyor.

Ancak bu büyüklüğün karşısında bir gerçek var: KOBİ’lerin büyük çoğunluğu, dijitalleşme konusunda yeterince adım atmamış durumda. Yapılan bir ankette, KOBİ’lerin %83’ü alt ve orta derecede dijitalleşmiş olduklarını belirtiyor. Bu da demek oluyor ki, hala dijital dönüşümün gerisinde kalan çok sayıda işletme var. Peki, ne yapmalıyız? Otomasyon, bizim için kaçınılmaz bir yol. Otomasyonu devreye sokarak, KOBİ’ler de global rekabette daha güçlü bir konuma gelebilir. Geleceğin üretim dünyasında yer almak için harekete geçme zamanı.

Ne kadar küçük olursanız olun, teknoloji sizi büyütebilir. Düşünün; küçük ölçekli üretim yapan bir KOBİ iseniz, eskiden beri uğraşan bir işletmeciyseniz, yakında oyun dışında kalacağınızı size söyleyeyim. Dünyanın neresinde olursanız olun, üretimin her aşamasında bu dönüşümü yapmak zorundasınız. “Bu işler bizim için biraz zor” demek, ya da “bizim şartlarımızda olmuyor” demek sadece bahaneler.

Gerçek şu ki: Ne kadar küçük olursanız olun, teknoloji sizi büyütebilir. Robot teknolojileri, üretim hatlarını hızlandırmakla kalmaz, aynı zamanda iş yapış biçimlerini de yeniden tanımlar. Düşünsenize, bugün 10.000 kişiye 1.000 robot düşen Kore’de, Türkiye’de bu oran 10.000 kişiye 45 robot. Bu büyük uçurumu kapatmak ve bir adım önde olmak, sadece teknolojiye geçmekle mümkün. Bir başka önemli konu da iş gücü. Teknolojiye meraklı, işini oyun gibi gören bir jenerasyon geliyor. Artık yeni nesil iş gücü, robotlarla çalışmayı tercih ediyor. Yeni nesil operatörler, kaynakçılar bu işi yapmak istemiyor. Robotlarla çalışan genç nesil, kendi işinin patronu olmak istiyor. Teknolojiye meraklı, işini oyun gibi gören bir jenerasyon geliyor. Bu fırsatı kaçırmayın. Kısacası üretimde insan gücüne bağımlılığını sürdürenler artık geride kalacak.

İşin püf noktası şu; Dijitalleşmeden kaçamayacak bir noktadayız. Bu bir tercih değil, mecburiyet. Eğer otomasyonla ilgili adım atmazsanız, rekabeti kaybetmekle kalmaz, pazardan da silinirsiniz. Bu bir karar değil, zorunluluk. Bunu ne kadar erken anlarsanız, işinizi o kadar büyütürsünüz. Ya adapte olursunuz, ya da dışarıda kalırsınız. Geçmişi, başarıyı geride bırakın. Şu an, ne yapmanız gerektiğine odaklanın. Bu teknoloji devrimini en güçlü şekilde kucaklayanlar, kazananlar olacaktır.

Sivas’taki yeni fabrikamıza yaptığımız yatırımlar ve geliştirdiğimiz robotik çözümlerle, bu dönüşümü Türkiye’nin dört bir yanına yaymayı hedefliyoruz. Çünkü biliyoruz ki otomasyonun geleceği, sadece büyük şehirlerde değil, Anadolu’nun her köşesinde de şekillenecek.

İlgili Haberler